23/10/24 - 2/11/24
TEMASLAR KABİNESİ: HİÇ ORMANA GİTMEDİM
Temaslar Kabinesi: Hiç ormana gitmedim, 2011’den beri amatör bir doğa gözlemcisi olan Umut Tasa’nın kent yabanından topladığı “temaslarını”, yıllar sonra sanat aracılığıyla yeniden okuyarak ürettiği işlerinden bir kesit sunuyor. Böceklerden ve ağaçlardan gelenlere odaklı bu kesitte yer alanlar, salt bağlantı kurma itkisiyle ve çoğunu evinde, balkonunda, ofisinde, yol kenarında bulduğu veya onu bulan varlıklar.
Temaslar Kabinesi, kolonyalizm döneminde ortaya çıkan ve müzecilikten koleksiyonerliğe modernitenin çeşitli toplama ve sergileme pratiklerine öncülük eden “Meraklar Kabinesi” (Cabinet of curiosities) koleksiyonlarından esinlenir. 16. yüzyıl ve sonrası Avrupalı aristokrat ve yönetici sınıflarının, uzak diyarların kültürüne, egzotik doğasına ve tarihine dair topladıkları “dikkat çekici” nadidelerle doldurdukları odalar, özne-nesne ikiliğinde konumlanarak ayrışmaya başlayan insan-doğa ilişkilerinin bir tezahürüdür. Antroposen öncesi dünyasında, mekansal ve zamansal bir ortaklık içinde olduğu tüm diğer varlıklarla birlikle insan, yaşam-ölüm döngüsünü sürekli ve yeniden ördüğü bir ilişki ağına aitti. Modern (ve sonrası) insan ise bu ilişkisellikten, ortak zaman ve mekandan bağımsızlaştığı bir gerçeklikte yaşıyor.
“Meraklar kabinelerinde” doğa bir bilimsel merak rezervidir. Bu rezervden bir iktidar inşası ve sergilemesi için faydalanılır. Bu kabinelerde insan yabani, tekinsiz ve amansız olanı eline alır, onu ölü ve güvenli bir oyun ve seyir nesnesine dönüştürür. Bu kabineler aynı zamanda doğanın romantik nosyonuna, o egzotik ve uzaktaki, “kaçış alanı olarak doğa” kurgusuna el uzatır.
Temaslar Kabinesi, meraklar kabinelerinin doğayı nesneleştiren ve iktidar üreten merak ve toplama pratiklerini tersine çevirerek doğayla bağlantı kurma yöntemi olarak araştırıyor. Şairin “ölümdür” dediği adlandırmanın peşine düşüp, kelebeğin bilimsel adındaki şiiri buluyor. “Oraya” değil “buraya”, doğanın nesneliğine değil onunla kurduğumuz ilişkilere, kent yabanının fenomenolojisine işaret ediyor.
Bilhassa kentsel yaşam alanlarımızdan, fiziksel ve zihinsel olarak uzağa konumlandırdığımız, bir seyir, piknik veya hammadde alanı olarak ayırdığımız doğa yanıbaşımızda; şehrin en işlek yerinde, odamızın köşesinde, bulduğu her çatlakta, her aralıkta, kuytuda, kendine alan tutuyor.
İşler>>
CABINET OF CONTACTS:
I HAVE NEVER BEEN TO THE FOREST
Cabinet of Contacts: I have never been to the forest is based on the “contacts” that Umut Tasa, an amateur naturalist since 2011, has collected from the urban wild over the years. Revisiting her collection through art, she presents a selection of works in the exhibition that focuses on the elements of insects and trees. Driven by a simple urge to connect, most of those encounters of finding or being found have taken place at home, on her balcony, in her office, or by the roadside.
Cabinet of Contacts is inspired by the "Cabinets of Curiosities" collections that emerged with colonialism, and paved the way for various modern practices of collection and exhibition. These rooms, filled with "remarkable" rarities collected by European aristocrats and ruling classes in the 16th and 17th centuries, reflected a growing division in the human-nature relationship, positioned within the subject-object dichotomy. In the pre-Anthropocene world, humans belonged to a network of relationships with all other beings, sharing a spatial and temporal coexistence, continuously weaving the cycle of life and death. Modern (and post-modern) humans, however, live in a reality that has become independent of such relational ties, free from shared time and space.
In “Cabinets of Curiosities”, nature was a reserve of scientific inquiry and for the construction and display of power. In these cabinets, humans took hold of the wild, the uncanny, and the relentless, transforming them into dead and safe objects of play and observation. These cabinets also extended a hand to the romantic notion of nature as a distant and exotic "escape space."
Cabinet of Contacts draws on the curiosity and collection practices of these cabinets of curiosities that objectifies nature and produces power relations, only this time for the purpose of connecting with nature. In pursuit of naming, which the poet called "death," it discovers the poetry hidden within the scientific name of the butterfly. Rather than dwelling on an alienated nature "out there" and its “objectness", it behaviorally points to our “relations” with nature and the phenomenology of the urban wildlife that is “here”.
Nature, which we have positioned both physically and mentally away from our urban living spaces, and reserved as a place for sightseeing, picnicking, or raw materials, is right beside us—in the busiest parts of the city, in the corner of our rooms, occupying every crack, crevice, and hidden space it can find.
Works >>